İstanbul'un orta yerinde burnumuzun dibinde olduğu halde pek bilmediğimiz bir cennet köşesi Atatürk Arboretumu. Dört bir yanında çirkin plazaların yükseldiği Maslak'tan, Sarıyer'e doğru giderken Behçeköy yoluna sapınca 5 dakikada ulaşabileceğiniz uzaklıkta. Bu cennet köşesi adeta doğanın 'Kıyma Bana' haykırışlarının bir tezahürü. Saatlerce içinden çıkmak istemeyeceğiniz bu cennet köşesini görünce az ilerdeki beton yığınlarıyla hayatımızı ne kadar çirkinleştirdiğimizi daha iyi anlayacaksınız.
Zaten Arboretum'un en büyük amaçlarından biri de insanlara, özellikle çocuklarımıza doğa sevgisi aşılamak. Çocuğunuz varsa mutlaka birlikte gidin. Araboretum, 'Canlı Bitki Müzesi' anlamına geliyor. Ama bildiğiniz müzeler gibi değil burası. Yani cam fanus veya kavanozlarda bitkilerin sergilendiğini düşünmeyin. Canlı, doğal ve yaşayan haliyle 2000 civarı bitkiyi bir arada görebileceğiniz bir görsel şölen.
Küçük bir yer değil. Tam 296 hektar. İçerdeki güzelliklerle saatlerce baş başa kalacaksınız. Bu kadar büyük bir alanda dünyanın dört bir yanından 2000 ayrı çeşitte binlerce bitkinin belli bir peyzaj çerçevesinde dikilmesi kolay olmamış elbette. Arboretum'un oluşturulmasına 1949 yılında başlanmış. Onlarca yıllık emek var, bilgi var. Ağaçlar, yollar, göller öyle planlanmış ve yerleştirilmiş ki gezerken işin içinde büyük bir bilgi birikimi ve uzmanlık olduğunu görüyorsunuz.
Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü'ne bağlı olan Arboretumu oluşturma fikri ilk olarak 1949 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hayrettin Kayacık'ın önerisiyle ortaya çıkmış. Orman Genel Müdürlüğü'nün oluru ile çalışmalara başlanmış. İlk olarak 38 hektarlık bir alanda kurulmuş. Sonra eklemelerle bugünkü 296 hektarlık haline ulaşmış.
Birisi girişte sağda diğeri solda olmak üzere iki yapay göl var. Göl etrafındaki ağaçların güzelliğine doyum olmuyor. Her iki yanında ağaçların olduğu (tree line) yollar var. Girişteki yol ile birlikte 6 tane yol saydım. Göl Çevresi Turu, Küçük Gölet Turu ve Çamlı Yol Turu olmak üzere 3 farklı tur şeklinde gezinizi programlayabilirsiniz. Yürüyüş ayakkabılarınızı mutlaka yanınıza alın veya rahat kıyafet ve ayakkabılar giyin.
Göreceğiniz bitki türlerinin neler olduğunu anlayabilmek için girişteki el broşürlerinden mutlaka alın. Bu geziyi daha bilinçli yapmanızı sağlayacaktır. Kolay anlaşılır haritalar eşliğinde bulunduğunuz bölgedeki bitki yapısıyla ilgili bilgileri kolayca edinebilirsiniz.
Atboretum, fotoğrafçılar için eşsiz çekim imkanı sunuyor. Ancak tripod yasak. Profesyonel çekimler ile düğün fotoğrafları özel ücrete tabi. İstanbul'da en güzel Sonbahar ve Kış fotoğrafları çekebileceğiniz eşsiz bir mekan. Ben Ekim ayı sonunda gittim. Çünkü en güzel sonbahar resimleri için yaprakların sarardığı ve yerlere sarı ile kızıl yaprakların düştüğü harikulade bir zamandır. Özellikle doğa çekimlerinde en iyi fotoğrafları elde edebilmek için çekim yerine gün doğmadan gidilir ve gün doğarken çekim yapılır. Arboretum saat 8:30 da açıldığı için bu zaman geçmiş oluyor. Bu nedenle havanın kapalı olduğu bir günü bekledim. Bulutların yoğun olduğu bir günde bu bulutlar güneş ışığına doğal difüzör etkisi yaptığı için idealdir.
Metorolojiden havanın kapalı ancak yağışsız olduğunu gördüğüm bir Ekim sonu saat 7:30 da eşim ve oğlumla birlikte evden çıktık. Ancak yoğun yağmur yağıyordu. Metorolojiye güvenip yağmurun bir müddet sonra duracağını düşündük. Benim için büyük şanstı. Çünkü bir fotoğrafçı için yağmurlu bir havada, yağmurun durmasının hemen ardından çekim yapabilmek çok büyük bir fırsattır. Işığın en ideal, renklerin en güzel olduğu zamandır.
Önce Bahçeköy Tarihi Sarıyer Muhallebicisine gidip, fırından yeni çıkmış mis gibi kıymalı börekle kahvaltımız yaptık ve yağmurun dinmesini beklemeye başladık. Fotoğrafçılıkta çekim öncesi veya sonrası sabah kahvaltısı meşhurdur. Behçeköy'e yolunuz düşerse bu muhallebicideki börek ve tatlıları öneririm. Mutlaka tadın. Ayrıca Arboretum'da içeriye yiyecek sokmak yasak olduğundan acıktığınızda hemen yakınındaki bu mekanı bilmenizde fayda var.
Arboretum'a hafta içi giderseniz (ki biz öyle yaptık) iyi olur. Çünkü hafta sonu çok kalabalık oluyor. Hele bizim gibi hem hafta içi hem de yağışlı bir günde giderseniz en tenha zamanı. Arboretuma ait otoparklar hafta sonu doluyor ve yol boyunca sağlı sollu park etmiş yüzlerce metre araç görüyorsunuz. Geçen sene bir pazar günü gitmeye karar vermiş ancak bu nedenle kapısından geri dönmüştük. Otopark ücretsiz. Giriş Hafta İçi Yetişkin 5 TL, Çocuk 2 TL. (2016 yılı Ekim fiyatları)
Arboretum'a yiyecek getirilmesi veya içeride yiyecek yenilmesi yasak. İyiki de öyle. Burası özel bir alan, gezi ve yürüyüş için, doğanın bize bahşettiği güzellikleri görüp üzerinde düşünmemiz için farklı bir mekan. Burası bir piknik alanı değil. Burası bir mangal alanı değil. Eğer niyetiniz buysa hemen yakınında Belgrad Ormanı ve pek çok piknik alanı var, oralara gidin. Çimlerin üzerine örtü örtülüp üzerine oturulması yasak. İçeride cafe veya benzeri bir yer yok. Göl kıyısında banklar var oralara oturabilirsiniz. İhtiyacınız için sadece tuvalet var.
Arboretuma gitmeden önce biraz gezi ve forum sitelerindeki yorumlara baktım. Girişte görevli personellerin ziyaretçilerin çantalarına dikkatle baktıkları, bir kek veya bisküviye dahi izin vermedikleri şikayeti vardı. Hatta bir kişi, çocuğum için aldığım bisküvi paketini bile aldılar diyordu. Biz böyle bir aramaya tabi olmadık ve gelen diğer ziyaretçilerde de böyle bir arama olmadı ama olsa da hak vereceğimiz bir durum olurdu. Malesef bizim halkımızda bilinç seviyesi yüksek değil. Buna bir müsade edilse orada mangal yapmaya bile kalkarlar. On yıllar boyunca 1949'dan beri gözbebeği gibi bakılan bu yere, bu güzelliğe insan çöp atabilir mi? Evet atabilirler ve bunun en baştan bu şekilde tedbirlerle engellenmesini haklı buluyorum. Yoksa bisküvinin poşetiydi, kolanın kutusuydu diye oranın da içine edilir.
Bu güzel resmi başka nerede çekebilirsiniz? Ancak resme dikkatli bakın. Orta tarafta suyun içinde kökün yanında plastik pet şişeyi göreceksiniz. Şimdi böyle şahane bir yerde eşsiz bir kare çekeceksiniz ve içinde pet şişeler, üzerinde bisküvi ambalajları ister miydiniz? İşte bu nedenle burası gözümüz gibi bakmamız ve korumamız gereken bir yer.
Sizlere bu yazımda İstanbul'un ortasında kolayca gidebileceğiniz doğa harikası bir yeri tanıtmaya çalıştım. Resimlerin üzerine tıklayarak daha büyük şekilde görebilirsiniz. Bir başka gezide buluşmak üzere hoşça kalın. Yeni eklenecek yazılarımı facebook veya twitter adresimden takip edebilirsiniz.
İş Dünyası 08.12.2012 10500
Bazen büyük heyecanla bir projeye başlarsınız. Yüksek bir motivasyonla, dört elle sarılıp bunu gerçekleştirmeye çalışırsınız. Ancak çevrenizde sürekli olarak boşa çaba harcadığınızı, bu işin tutmayacağını söyleyip duran, işi gücü moral bozmak olan tipler bulunur. İşte bu yazıdaki fıkramız onlar için.
Her Telden 27.02.2021 1085
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler; Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler... Künyeni almak için partiye ettim telefon; Bizdeki kayda göre, o şimdi mebus dediler. "Las Putas Insistimos Que Los Politicos No Son Hijos Nuestros." Türkçe'ye "Politikacılara Orospu Çocuğu Demekten Vazgeçin, Onlar Bizim Çocuklarımız Değil" olarak çevirebileceğimiz İspanyolca slogan fenomen oldu, t-shirtlere basıldı ve halen internet sitelerinde satılıyor. İlk olarak İspanya'daki bir gösteri sırasında hayat kadınları tarafından siyasetçilere karşı söylenmişti.
Her Telden 20.06.2021 1478
Başkasının kimliği kullanılarak yapılan dolandırıcılık vakalarına her gün bir yenisi ekleniyor. Sizin kimlik bilgileriniz kullanılarak adınıza firma kurulabilir ve yüzbinlerce liralık ceza ve vergi borcu ile karşılaşabilirsiniz. Üzerinize telefon hattı alınabilir. Eviniz veya arabanız satılabilir. Peki bunları önlemek için ne yapılmalı? Bu yazımda bu sorunu ve çözüm yollarını anlatmak istiyorum.