Ahmet Hakan köşe yazısında diyor ki;
“Kitap yazan sayısı kitap okuyan sayısını geçti” diye bir istatistik açıklansa... Hiç yadırgamayacağım.
Bunu duyunca birkaç yıl önce bir yayıncı dostumla aramda geçen diyalog aklıma geldi. Bu yayınevinin web sitesini ben yapmıştım. Ana sayfaya şöyle bir ifade içeren banner yapmamı istedi. "Kitabınızı getirin biz basalım. " Nasıl yani dedim. Bu kadar kolay mı o adı sanı bilinen yılların yayınevinde yazar olmak. Efendim, internet yaygınlaşınca kitap satışları düşmüş. Bu yayınevine de cebinde parası olan ama kitaplarını normalde hiç bir yayınevinin basmaya değer görmeyeceği bir takım iş adamları gelip yazdıkları kitapları basmalarını istemiş. Bu sayede, iştigal konularında ne kadar bilgili olduklarını kitaplarıyla da tescilleyerek gerek iş ortaklarına gerek müşterilerine hava atacaklar. Bak biz bu konunun kitabını yazdık diyecekler. Kitabın tüm maliyetini de bunlar üstleniyorlar. Bastır parayı bastır kitabı yazar desinler.
Yayınevi de bakmış ki bu iş güzel, başlamış parasını yazardan alıp kitaplarını basmaya. Yayınevinin elinde sıfır maliyetle en az 1000 adet kitap. (Her baskının 1000 adet olduğunu düşünüyorum.) Kitabın yayınevine maliyeti olmayınca satışların hepsi kar. Yazar memnun, yayınevi memnun. Peki biz okurlar memnun muyuz? Demek parayı bastıran yazar oluyor.
Ben bu duruma itiraz ettim. Ana sayfaya böyle bir banner koymayı da reddettim. Yayıncı dostuma dedim ki; "Ben de gençliğimden beri senin yayınevinin bir okuruyum. Çok değerli yazarlarınız var. Ama sen bunu yaparsan ben senin yayınevine güvenip de kitabını almam. Ayrıca sen yayınevinin sitesine böyle bir duyuru koyarsan sende kitapları çıkmış olan bütün yazarları da şüphe altında bırakıyorsun ve yazarlık kariyerlerine zarar veriyorsun. O yazarlara insanlar ne diyecek? Hımm kitabın şu yayınevinden mi çıkmış. O yayınevine zaten parayı veren kitabını bastırıyor."
Yayıncı arkadaşım düşündü ve haklı buldu. Bu "kitabını getir biz basalım" tarzındaki duyurudan vazgeçti. O vazgeçti ama piyasada eminim böyle birçok yayınevi var.
Yazar olmak kolay mı? Araştırma - inceleme kitapları yazıyorsan, bir konuyu ya çok iyi bileceksin veya çok iyi araştırmacı olacaksın. Roman yazıyorsan edebiyatı bileceksin, alt yapın olacak. Dil bilgin olacak, kullandığın dile hakim olacaksın. Yaratıcı olacaksın, etkileyici olacaksın. Tabi ki yayıncının senin kitabını basması için de belli bir satış rakamını yakalayabilecek olması lazım. Bunun için de belli okur kitlelerinin ilgisini çekebilecek içerikte ve kalitede olması lazım. Bunun gibi pek çok kritere göre kitabın değerlendirilecek ve yayınevi senin kitabını basmayı kabul edecek. Senin kitabını basmak o yayınevi için de bir yatırım. Baskısıydı, reklamıydı, dağıtımıydı derken bir sürü emek ve para harcanacak. Buna değecek bir içerik ve kaliteyi ortaya koymalısın. İşte ancak o zaman gerçek bir YAZAR olabileceksin.
Günümüzde maalesef her şey sulandırılıyor, yazarlığın bir haysiyeti bir onuru, toplum içinde bir yeri vardı, bu sayede o da tükeniyor. Para, girdiği yeri kirletiyor.
Her Telden 03.04.2020 2073
Çin'in Vuhan kentinde 2019'un Aralık ayında ortaya çıkan ve COVID-19 olarak adlandırılan koronavirüs (corona virüs) vaka sayısı 2 Nisan 2020'de tüm dünyada 1 milyon sınırını aştı. Bilim insanları salgının birkaç şekilde son bulabileceğini öngörüyor. Bunların neler olduklarına ve Türkiye'de nelere yol açabileceklerine bakalım.
İş Dünyası 31.05.2020 1999
Bu yazımda bloğumun bir ziyaretçisi tarafından bana yöneltilen, kısaca yukarıdaki başlıkla özetlenebilecek iki soruya verdiğim cevaba değineceğim. Tescilli bir markanın benzerini kullanırsam ne olur? Benzer bir markayı tescil ettirebilir miyim? Bir markanın benzerini kullansam ceza yer miyim? Sorularına kişisel görüş belirtir blog yazımdır.
E-ticaret 22:08:2022 1329
Online pazar yerlerinde satıcı sömürüsü tam gaz devam ediyor. Buy box ile satıcıları birbirine kırdırma, açık indirme, yüksek kargo ücreti ve komisyonları bindirme, kampanya indirimi, operasyon gideri, reklam parası derken "al sana al sana şeyim kaldı kel Hasan´a" halleri yaşanıyor. Ama şöyle de bir durum da var ki "deveye diken insanı ... yaraşırmış." Öyleyse "ölene kadar mokoko."