Gençler bilebilseydi, yaşlılar yapabilseydi diye bir söz vardır. Bazen düşünürüm şu anki aklım ve tecrübemle tekrar 20 yaşında olsaydım. Kadere de inanırım, şikayetim de yok ve hayatı keşkelerle yaşamayı sevmem. Ancak geriye dönüp baktığımda bazı şeyleri daha farklı yapar bazılarını da yapmazdım diyorum. Bu yaşın deneyimleriyle 20 yaşına dönebilseydim belki de pek çok şey o zaman yaşanılandan daha iyi ve güzel olurdu.
Bizler eskiye dönemeyiz. Böyle bir şansımız yok. Ama edindiğimiz yaşam tecrübelerini çocuklarımıza, gençlere anlatarak, onlara yol göstererek, onların hayatını çok daha güzel yaşamalarını sağlayabiliriz.
Bazılarınızın, "Nerde kardeşim öyle laf söz dinleyen çocuk veya genç" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Burada hem size hem onlara iş düşüyor. Bir kere önce siz gerçekten onlara hayat koçluğu yapabilecek bilgiye sahip olacaksınız. Sadece onlardan daha yaşlı olmanız bir şey ifade etmez. Tecrübe dediğin çoğu zaman, boşa geçirilmiş yılların tekrarı demektir. Böyle olmayacak.
Gençlerin de kendilerinden daha tecrübeli olan büyüklerinin sözlerine kulak vermeleri ve uygulamaları gerekiyor. Hayat tecrübesi çok önemli.
Hayatı ıskalamadan yaşamış, dünyanın pek çok yerini gezmiş, çok okumuş, iş hayatında olsun özel hayatında olsun pek çok tecrübe edinmiş büyüklerimle bir arada olmaktan ve onların gerçek yaşam hikayelerinden başarı veya başarısızlık hikayelerini dinlemekten büyük zevk alırım. Bana yol gösterir ve ışık tutar.
Onlar hayatın ustaları. Ustalara saygı gösteririm ve onlarla zaman geçirmeye çalışırım. İyi bir çırak olmaya çalışırım.
Ustalara saygı için iki kıssa anlatmak isterim.
Picasso, ünlü bir restoranda yemek yerken, restoran sahibi yanına gelip kendisinden hatıra olarak peçeteye br şeyler çizmesini ister.
Picasso peçeteye çabucak bir resim yapar ve adama “Buyrun 80 Frank” der. Adam “Aman Bay Picasso 2 dakikada çizdiğiniz şey nasıl 80 Frank eder?”
“Hayır bayım” der Picasso. 2 dakika değil, 40 yıl artı 2 dakika.
İşte bir ustam bana bir şeyler anlattığında bilirim ki, o bana 10 dakikada anlattığı ders veya öğütler onun sadece 10 dakikasını almadı. 40 yıl artı 10 dakikasını aldı.
Büyük bir fabrikada ana makina arıza yapmış ve tüm üretim durmuş.
Bir türlü makinayı çalıştıramamışlar. Fabrika sahibi bu makinadan iyi anlayan usta bulunup getirtilmesini istemiş.
Ustayı bulup getirmişler.
Usta bir müddet makinaya bakmış, orasını burasını ellemiş. Sonra eline bir çekiç alıp bir yerine bir kere vurmuş.
Ve makina çalışmaya başlamış.
Usta, fabrikaya 1000 USD fatura göndermiş.
Fabrika sahibi bunu çok bulmuş ve "Alt tarafı bir çekiç darbesi, bu ne biçim fiyat" diye düşünmüş.
Ve ustadan fatura detayını istemiş.
Gelen cevap şöyleymiş.
- Çekiçle bir kere vurma ........ 1 USD
- Neyere vurulacağını bilme ... 999 USD
Bu yazım umarım gençlerimize faydalı olur.
Geriye dönüp baktıklarında keşke dememeleri için.
Bana bir şeyler kazandırmış olan tüm hayat ustalarımın ellerinden öpüyor ve saygılarımı sunuyorum. Umarım ben de sizler gibi, gençlerin yaşamına bir nebze güzellik katabilirim.
Konu Resmi İçin Teşekkür (Thanks For The Image): 1820796 on Pixabay
Her Telden 21:12:2024 82
Borsa İstanbul Bankacılık Endeksi (XBANK), Türkiye'deki bankacılık sektörünün genel performansını yansıtan önemli bir göstergedir. Bu endeksin sürekli olarak dalgalanması, birçok iç ve dış faktöre bağlıdır. İşte bu dalgalanmaların başlıca nedenleri bu yazımda.
Seyahat 21.07.2022 4225
Bir Başkadır serisindeki bu yazımda size Hasan Boğuldu ve Sütüven Şelalesini tanıtacağım. Çanakkale - Balıkesir hattında o kadar çok gezilip görülecek yer var ki. İşte Hasan Boğuldu bu güzelliklerden biri. Ağaçları altından ırmaklar akan bu cennet köşesi yerde, Kaz Dağlarından gelen mis gibi havayı içinize çektiğinizi hissettirecek bol fotoğraf az yazıdan oluşan bu fotoblog yazısıyla başbaşa bırakıyorum sizi.
Seyahat 30.10.2016 7878
İstanbul'un orta yerinde burnumuzun dibinde olduğu halde pek bilmediğimiz bir cennet köşesi Atatürk Arboretumu. Bu cennet köşesi adeta doğanın 'Kıyma Bana' haykırışlarının bir tezahürü. Saatlerce içinden çıkmak istemeyeceğiniz bu cennet köşesini görünce az ilerdeki beton yığınlarıyla hayatımızı ne kadar çirkinleştirdiğimizi daha iyi anlayacaksınız.