Girişimci Olmak Gemileri Yakmak

"Kendi işimi birkaç sene denerim, baktım olmuyor tekrar bir işe girer maaşıma bakarım" diye yola çıkanlar, benim önerim siz hiç böyle bir yola çıkmayın, boşu boşuna bir iki yıllık maaşınızdan da olmayın. Çünkü girişimcilikte, karşılaştığı her engelde moralini bozarak sonunda maaşlı bir işe girip güvenli limanlara sığınanlar değil, gemileri yakanlar başarılı oluyor.

Kafanın bir köşesinde "ne olacak canım, olmazsa bırakırım ve bir işe girer çalışırım" fikrini can simidi gibi tutuyorsan o can simidine muhtaç olman yakındır.

Memur mu olacaksın yoksa girişimci mi (veya patron mu)? Önce buna karar vermelisin. Kartvizitindeki ünvan Genel Müdür de olsa, CEO'da olsa memursun. Hafta içi 09:00 - 18:00 çalışayım, Cumartesi - Pazar keyfime bakayım ve ay sonunda garantili bir maaşım olsun diyorsan, bil ki girişimcilik sana uzak.

Girişimcilikte bol bol kan, ter ve göz yaşı var.
Sabahları herkes uyurken işinin başına geçip, gece gözlerinden uyku akarken halen çalışmak var.
Yazları millet yıllık izindeyken en az üç-beş sene tatili unutup, sıcağın alnında müşteri kovalamak var.

Ay bittiğinde maaş almak yerine bu sefer sen ödeyeceksin. KDV ödeyeceksin, muhtasar ödeyeceksin, kira ödeyeceksin, muhasebeci parası ödeyeceksin, maaş ödeyeceksin, SGK primi ödeyeceksin. Tam bitti derken bir ayın ne çabuk geçtiğini ve bu ödemelerin tekrar geldiğini göreceksin. Her ay bunlardan daha fazlasını kazanmak zorundasın. Kazanabilirsen kendini ve aileni geçindireceksin. Daha da fazla kazanmak zorundasın ki onunla da işini büyütebilesin. Asla kolay olmayacak!

Büyük bir şirkette yöneticiyken senden randevu almak için sıra bekleyenler, kendi işini kurup sen onları aradığında cevap bile vermeyecekler. Telefonlarını meşgule alacaklar. Pazartesi el sıkışıp anlaştığın adam Çarşamba'ya kadar caymış olacak. Malı satıp parayı alamamak, krediyi alıp ödeyememek var.

Girişimcilik "sana gül bahçesi vadetmedim" diyor. Hele ki bizim ülkemizde.
Her an ortaya çıkabilecek olan ekonomik istikrarsızlık ortamında, güvenilmez insanlarla, işini sevmeyen, çalışmaktan hoşlanmayan personelle iş yapmak zorunda kalmak olağan burada.

Zengin olmanın, ahlakından ne kadar taviz verdiğinle doğru orantılı olduğu bir coğrafyada ahlaklı, temiz, dürüst bir insan olarak iş hayatında kalmanın ne kadar zor olduğunu göreceksin.

Bu zorluklarla karşılaştığında hayatı kendine ve başta ailen olmak üzere tüm çevrene zehir edeceksen bu yola hiç girmemen daha iyi.

Tüm bunları göze alıp, açık yüreklilikle "Gemileri Yaktım ve Ben Tüm Bunlarla Baş Etmeye Hazırım" diyorsan, aramıza hoş geldin.
Esnaf önlüğünü giyeceksen o önlüğün hakkını ver.
Her zaman ve şartlar ne olursa olsun ahlaklı, dürüst ve çalışkan ol.
Bugün sattığın yarın satmaz olur.
Bugün gelen yarın gelmez olur.
Menfaati bitenin muhabbeti biter.
Bunlar sadece senin başına gelmiyor.
Dünyada ticaret bitmez.
Bugün büyük AVM'lerde mağazaların olur, yarın pazarda limon da satabilirsin, fark etmez.
Oyunda kal.
Sermayen mi bitti? Başka bir esnafın malını koy arabana, dolaş ülkeyi, mal sat.
Yeni müşteriler bul, yeni insanlarla tanış.
Her yeni gün yeni bir başlangıçtır.
Oyunda kal.
Geçmişin başarısızlıklarıyla kafanı bulandırma. Bunların enerjini düşürmesine izin verme.
Yeter ki hatalarından ders almayı bil ve aynı hataları tekrardan kaçın.
Kaldır kafanı, yola çık. "Yola çıkana yol görünür" der Mevlana.

Birlikte iş yapacağın ortakların varsa onların da gemileri yaktığına emin ol. Emin ol ki yarın zorluklar başladığında seni tek başına bırakıp, kendileri güvenli limanlarına ( aydan aya gelen maaşlarına tamah edip) geri dönmesinler. Yarın bu iş tutmazsa ne yapacağız? diye sor onlara. "Girer bir yere çalışırız" diyorlarsa hemen uzaklaş onlardan. Kendisi bir yerde maaşlı çalışmaya devam edip senin işine para koyarak ortak olandan da hayır gelmez. Böyle kişileri işine ortak etme. Bunlar, işler iyi gider de kazanç ortaya çıkarsa bu kazançtan paylarını, işler iyi gitmeyip de batarsa koydukları parayı geri isterler.

Bütün bunlar girişimcilik serüvenimde yaşadıklarımdan öğrendiğim derslerdir. Başkalarının tecrübelerinden yararlanmak mirasa konmak gibidir.

Sevgi ve selamlarımla.

Gemileri Yakmak Deyimi: İlk olarak, ünlü İslam orduları kumandanı Tarık Bin Ziyad tarafından kullanıldığı ricayet olunur. Askerlerinin o zamanki İspanya topraklarında bulunan Endülüs'te karaya çıktıklarında, kendilerinden intikam almak için büyük ordu toplayan İspanya Kralı'ndan korkup geri dönmek istemeleri karşısında, Tarık Bin Ziyad'ın gemileri yaktırdığı ve bundan dolayı başka çaresi kalmayan askerlere hitaben " Gemileri yaktık. Ya savaşır galip geliriz veya burada ölürüz!" demesi sonucu ilerlenip Endülüs'ün fethedilmesiyle kullanılmaya başlandığı rivayet olunur

Konu Resmi İçin Teşekkür (Thanks For The Image): Comfreak on Pixabay