Politikacılar Ülkenin Sorunlarına Çözüm Üretemez Çünkü Onlar Çok "Politikacı"dır.
Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler...
Künyeni almak için partiye ettim telefon;
Bizdeki kayda göre, o şimdi mebus dediler
Neyzen'in bu çok bilinen taşlamasının üzerinden 70 yılı aşkın zaman geçti ama halen geçerliğini koruyor.
"Las Putas Insistimos Que Los Politicos No Son Hijos Nuestros." Türkçe'ye Politikacılara Orospu Çocuğu Demekten Vazgeçin, Onlar Bizim Çocuklarımız Değil" olarak çevirebileceğimiz İspanyolca slogan fenomen oldu, t-shirtlere basıldı ve halen internet sitelerinde satılıyor. İlk olarak İspanya'daki bir gösteri sırasında hayat kadınları tarafından siyasetçilere karşı söylenmişti.
Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde Politikacı: Karşısındakinin duygularını okşayarak çıkar sağlayan kimse, siyasetçi olarak geçiyor.
Günlük hayatımızda da işine geldiği gibi konuşan, çıkarına göre hareket eden, güvenilmez ve ha bire kıvıran kişilere "yahu ne politikacı adamsın" deriz.
Durum böyleyken, içinde bulunduğumuz toplumun sorunlarına çözüm üretmek için başa geçirdiğimiz, meclise gönderdiğimiz, yönetme yetkisi verdiğimiz insanların bu politikacılar olmaları büyük bir ironidir.
Sizce ülkemizde kimler siyasete giriyor?
Hayatı boyunca toplumun menfaatlerini şahsi menfaatlerinin üstünde tutmuş, kendisini bilgiyle donatmış, eğitim, hukuk, ekonomi, sağlık, tarım, kültür sanat gibi konulardan herhangi birinde derin bilgi birikimi olan, kendini içinde yaşadığı toplumun refah, bilgi, kültür seviyesini yükseltmeye ve ülkesini kalkındırmaya adamış tertemiz insanlar mı siyasete giriyor? Yoksa bir partiye kaydolup oradan artık kendisine nasıl bir makam düşerse (bakanlık, millet vekilliği, belediye başkanlığı, daire başkanlığı, il veya ilçe başkanlığı, bunların yardımcılıkları veya olmadı meclis üyelikleri) kendisine veya yakınlarına şahsi menfaat elde etmek, ülkenin kaynaklarını şahsi çıkar sağlamak amacıyla kullanıp sömürmek, makam sahibi olarak böbürlenmek için mi?
Değerli dostlar. Biz her seçimde bu ülkenin sorunlarına çare bulsunlar diye 600 kişiyi seçip bu milletin vekilleri olarak meclise yolluyoruz değil mi? Bunların maaşlarını da veriyoruz, hem de ne maaş. 2020 verilerine göre ayda 25.000 TL kadar. Mecliste çalışma odalarını, rahat etsinler diye lojmanlarını da veriyoruz . Bunlardan istenen nedir? Nasıl ki bizler her sabah 8'de-9'da işimizin başında olup akşama kadar mesai yapıyorsak onlar da sabahtan akşama kadar çalışıp bu ülkenin sorunlarına çözüm üretsinler istiyoruz.
Sadece millet vekillerini değil belediye başkanlarını, başkan yardımcılarını, valileri, kaymakamları, genel müdürleri ve şube müdürlerini, daire başkanlarını da işin içine katın, ortaya binlerce yönetici çıkıyor. Ve bu insanların bir tek işi var. Bu ülkeyi ileriye götürmek ve refah sağlamak. Bunlar için projeler ve çözümler üretmek.
Siz düşünebiliyor musunuz 600 tane insan mecliste sabahtan akşama kadar ülke meselelerine kafa yoruyor, eğitimi nasıl ilerletebiliriz, hukuku nasıl düzeltebiliriz, nasıl kalkınabiliriz, ekonomiyi, tarımı, turizmi, kültür sanatı nasıl geliştirebiliriz diye her gün her saat çalışıyor ama bir türlü çözüm bulamıyorlar ve bu ülkenin meseleleri bir türlü çözülemiyor. Vah vah vah.
Acaba kaç millet vekilinin çantasında, cebinde, ajandasında bu ülkeyi kalkındıracak projeler var? O mecliste eğitimciler var, bilim adamları var, iş insanları var, hukukçular var. Peki mesela bunlardan işi eğitimle alakalı olan 30-40 tanesi bir araya gelse ve hangi partiden olduğuna bakılmaksızın deseler ki "Bizler öğretmeniz, akademisyeniz, bilim adamıyız kısaca hepimiz eğitimciyiz. Biz bir araya geldik ve bu ülkenin eğitimde ne sorunu varsa çözmek için kolları sıvadık, çalışacağız ve bu sorunların nasıl çözüleceğiyle ilgili olarak meclise bir yol haritası önereceğiz. Böylece ülkemiz eğitimde dünyanın en ileri ülkelerinden biri olacak."
Bunların içinde ekonomiden anlayan 30-40 tanesi bir araya gelse ve ekonomiyle ilgili, kalkınmayla ilgili ne yapılması gerekiyorsa buna kafa yorup çözümler üretse, bunların içinde hukukçu olan eski hakimler, savcılar, avukatlar, hukukçu akademisyenler bir araya gelerek Türkiye'nin hukuk meseleleriyle ilgili kafa yorup çözüm üretse bu ülkenin çözülmemiş bir tek meselesi kalır mı?
Sizce bunlar her gün sabahtan akşama Türkiye'nin meselelerine mi kafa yoruyorlar yoksa kendi menfaatlerine mi? Ceplerinde Türkiye'yi ileriye götürecek projeler mi var yoksa kimi nereye tayin ettirecekleri, kime devlette iş imkanı sağlayacakları, hangi ihaleyi kime kazandırıp nemalanacakları mı? Ülkemize ve bizlere değil kendilerine, yakınlarına, partililerine çıkar sağlamak üzerine kurulu bir sistem. Kaç kişiyi memnun edip bir sonraki seçimde de koltuğumu korurum davası.
İnanın bizler bu ülke için canla başla çalışacak, ülkenin kalkınmasından başka bir ideali olmayan, bilgili, çalışkan ve tertemiz insanları meclise gönderebilsek bu ülkenin çözülmemiş bir tek meselesi kalmayacak.
Nasıl bir siyaset istiyoruz temelindeki sorunlar ve bana göre çözüm yollarını sonraki yazılarımda ele alacağım. Şimdilik bu yazıyla bir giriş yapmış olalım. Bizler ülkenin en soysuz, en şerefsiz, en cahil, en çıkarcı, en adi insanlarını değil de en bilgili, en donanımlı, en onurlu, en şerefli, en çalışkan insanlarını siyasete sokabilirsek büyük bir adım atmış olacağız.