Çin'in Vuhan kentinde 2019'un Aralık ayında ortaya çıkan ve COVID-19 olarak adlandırılan koronavirüs (corona virüs) vaka sayısı 2 Nisan 2020'de tüm dünyada 1 milyon sınırını aştı. Bilim insanları salgının birkaç şekilde son bulabileceğini öngörüyor. Bunların neler olduklarına ve nelere yol açabileceklerine bakalım.
Sürü Bağışıklığı İle Salgını Bitirme
Türkiye Bilim Kurulu'ndan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'ın belirttiğine göre hiçbir tedbir uygulanmaz, hiç müdahalede bulunulmazsa, insanlar istediği gibi okula, işe gider, selamlaşır, sarılır ve eskiden olduğu gibi normal yaşamına devam ederse Corona virüsü 2.5 ayda biter. Ancak bu durumda nüfusun büyük bir kısmı aynı anda hastalanır, aynı anda yoğun bakım ihtiyaçları olur. Herkes birden yüklenince hiçbir ülkenin sağlık sistemi bunu kaldıramaz ve tüm sağlık sistemi çöker. Yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve bağışıklığı düşük olan çok sayıda insan ölür. İngiliz bilim insanlarının sadece İngiltere'de 500.000 olarak öngördükleri ölü sayısının tüm dünyada ne kadar olabileceğini varın siz düşünün.
Bu nedenle şu anda tüm dünyada izolasyon yöntemi uygulanıyor. İnsanların sosyal yaşamdan uzak, mecbur kalmadıkça evlerinden çıkmadan ve çok az insanla temas etmeleri, hijyen kurallarına dikkat etmeleri esasına dayanıyor. Amaç, enfekte olanların bunu başkalarına bulaştırmalarını önlemek. Böylece vaka sayılarını kontrol edilebilir seviyede tutup hastanelerin ve sağlık merkezlerinin yükünü azaltarak sağlık sistemini yeterli şekilde işletebilmek.
Salgın, Enfekte olan En Son Kişinin de İyileşmesi (veya ölümü) İle Son Bulacak Görüşü
Eğer bu salgın, enfeksiyon taşıyan bir tek insan kalmayana kadar devam edecekse buna bir zaman öngörüsünde bulunamayız. Tamamen ucu açık ve tedirgin edici. Bir tek insanın Aralık 2019'da bu virüsü kapması ve yaymaya başlamasıyla tüm dünyada 4 ay içinde 1 milyonu aşkın kişiye virüs bulaştıysa, dünyanın herhangi bir yerinde bu virüsü taşımayan bir tek insanın kalmadığını nereden bileceğiz? Üstelik sadece virüs taşıyan bir tek insanın kalmaması da önemli değil. Virüs taşıyan ve tekrar insanlara bulaştırabilecek bir tek hayvan dahi kalmış olsa yine risk altında değil miyiz? Üstelik bu yazının yayınlandığı günlerde bu virüsün hiçbir belirti vermeden insan vücudunda 47 güne kadar kalabildiği saptanmıştı. Son kişide de bittiğinin tespitini nasıl yapacağız?
Virüs Aşı İle Bitecek Görüşü
Virüse karşı aşı araştırma ve geliştirme çalışmaları dünyanın dört bir yanında yapılıyor. Bilim insanlarına göre aşının bulunması, geliştirilmesi ve test aşamalarının tamamlanıp piyasaya sürülmesi en az 12-18 ay arası bir süre gerektiriyor. Daha önce bu virüs ile enfekte olup iyileşmiş hastaların vücudundan antikorların alınıp geliştirilmesiyle aşı üretimi araştırılıyor geliştiriliyor. Normalde aşı dediğimiz şey virüslerin güçsüzleştirilip insan vücuduna enjekte edilmesi ve vücudun bu zayıf virüse karşı kendi savunma mekanizması ile antikor geliştirip virüsü nasıl yeneceğini öğrenmesi üzerine kurulu bir sistem. Böylece vücudumuz asıl güçlü virüs ile karşılaşınca ne yapacağını biliyor, ya hiç zarar görmeden virüsü yeniyor veya çok az zararla bu savaştan galip çıkıyor.
Aşı tedavi edici değil, yeni vakaların önlenmesine yönelik bir tedbir. Aşı olan kişinin virüse yakalansa dahi çok hafif atlatabilmesini sağlayıcı. Böyle olunca dünya üzerindeki tüm insanların aşılanması gerekecek. En büyük risk grubu olan 65 yaş ve üzeri kişilerden başlanacağı ön görülebilir. Peki tüm dünyadaki milyarlarca insana yetecek aşı ne kadar zamanda üretilir? Ne şekilde uygulanır?
Tedavi Edici İlaçlar
Nasıl ki grip virüsü bulaştığında bazı ilaçlar alıyorsak corona virüse karşı geliştirilebilecek ilaçlarla da yüksek ateş, nefes daralması, akciğerde oluşan tahribatın giderilmesine yönelik ilaçlar bulunabilir. Tedavi edici ilaç şu anda yok ve bulunup geliştirilmesi ne kadar zaman alacak bilinmiyor. Şu anda en bilinen yöntem solunum cihazları kullanılarak yoğun bakım yöntemleriyle hastaların iyileştirilmesi. Zaten tüm bu izolasyon da, bu şekilde tedaviye alınan hastalarda yığılma olmadan ihtiyacı olan tüm hastalara tedavi uygulanabilmesi için.
Enfeksiyon Geçiren Tekrar Yakalanabiliyor
İşin en can sıkıcı yanlarından biri de bu. "Ben bu hastalığı geçirdim artık rahatım" demek mümkün değil. Çünkü iyileşen hasta tekrar virüse yakalanabiliyor. Bulaştırıcı, yayıcı olabiliyor.
Tüm yukarıdaki verilere bakacak olursak bu işin öyle 2-3 ayda biteceğini düşünmek çok fazla iyimserlik olacaktır. Siz 2-3 ay sonra gönül rahatlığıyla okullara, sinemaya, tiyatroya, maçlara, konsere, kafelere, toplu ulaşım araçlarına, seyahate, havlu serecek boş yeri zor bulabildiğiniz plajlara gidebilir misiniz? Artık bu iş bitti diyerek herkesin elinin değdiği yerlere dokunabilir, oturup kalktığı yerlere oturabilir ve hatta yattığı yerlere yatabilir misiniz? Peki ya yüzlerce kişinin bir arada çalıştığı fabrikalarda, atölyelerde ve açık ofislerde çalışabilir misiniz? Buralardaki herhangi birinin halen virüs taşımadığını, size bulaştırmayacağını ve sizin de evdeki anne - babalarınıza bulaştırmayacağınızı nereden bileceksiniz?
Tedavi edici ilaçların veya aşıların bulunması, geliştirilmesi, test edilmesi ve kullanılmaya başlanması en erken 12-18 ay içinde olacak ise ekonomi ve sosyal yaşam ne olacak? (Kaldı ki en kalıcı ve geçerli çözüm ilaç ve aşılarla olacaktır yoksa en son insanın virüsten kurtulması ile bu salgının biteceğini beklersek bunun zaman ucu açık.)
Bu kadar uzun süre insanlar bu izole yaşama nasıl devam edebilecekler? Bunun getireceği ekonomik ve sosyal koşullar ne olacak? Tam olarak güvenilir aşı bulunana kadar insanların toplu olarak yaşamak zorunda kalacakları hiçbir yerin açılmaması gerekecektir. Risk devam ediyorsa okulları, fabrikaları, alışveriş merkezlerini, tiyatro ve sinemaları, spor kulüplerini, kafe ve restoranları, tren ve uçak ulaşımını, toplu taşımayı nasıl açacaksınız? Peki buralarda çalışanlar ne olacak? Bu kişilerin aylarca çalışamayacakları düşünülürse bunların yaşamak için tüketmek zorunda oldukları gıda, temizlik, yakıt ve enerji gibi ihtiyaçları nasıl karşılanacak? Bunun maliyetini çalışanlar mı yoksa işverenler mi üstlenecek?
Her Telden 25.11.2011 5151
Bababank kredisiyle bedelli askerli çıktı. Dolayısıyla adına Pederli askerlik desek daha doğru olacak. Merhaba asker! Vadaaaaaaa. İşte size derleme bedelli geyikleri
Her Telden 03.07.2010 9552
Kelebeğin ömrü bir gün. Bir kelebek düşünün, diyor ki "Şu gördüğün onbinlerce çiçek benim, şu gördüğün binlerce ağaç ve ilerideki köy evine kadar olan her şey." Ama kelebekler bir gün yaşar. O bir tek günün sonunda hepsini bırakıp gidecek. Çocukluğuma bakıyorum daha dün gibi
E-ticaret 23.1.2019 2318
E-ticarette arama çubuğunun önemi. Arama çubuğunda ve arama formlarında en sık yapılan hatalar. Arama çubuğu optimizasyonu. Arama çubuğunda nelere dikkat edilmeli? Bu yazımda sitelerimizdeki site içi arama çubuklarından bahsetmek istiyorum, zira konu önemli. Durumun ne kadar vahim olduğu, bir süredir site içi arama raporlarıma bakıp da aranan kelimeler birer korku filmi şeridi gibi gözümün önünden geçince kafama dank etti. Arama yapan kişinin sitemizdeki doğru ürüne ulaşamaması büyük oranda satış kaybına yol açarken SEO açısından da hemen çıkma oranını yükselterek ek bir zarara daha yol açıyor.