Efendim Google'ın hikayesini az buçuk biliyorsunuzdur Larry Page ve Sergey Brin adlı iki arkadaş 1995 yılında bir öğrenci yurdunda tanışırlar ve daha sonra bir garajda ilk ofislerini kurarak bir internet arama motoru geliştirirler. İnternet sayfalarını PageRank adlı önem derecesine göre de sıralayan bu yeni motora daha sonra Google adını verirler ve bu arama motorunu satmaya çalışırlar. İlk olarak kimse ilgilenmez ama onlar vazgeçmezler ve ürünlerini geliştirmeye devam ederler. Ta ki Sun Microsystems kurucularından Andy Bechtolsheim yatırım yapıp onlara ilk 100.000 USD'lık çeklerini yazana kadar.
İşte hikayemiz bunun üzerine kurulu.
Yıl 1995. Yer Edirnekapı öğrenci yurdu. Kahramanlarımız Süleyman ve Alirıza. (aLarryRiza da Larry'e uydu yaw). Aslında en başta isimden kaybediyorlar. Çocuklarına Süleyman ve Alirıza adını koyan ana-babalardan ne kadar digital çocuk olabilir ki. En azından Emrecan falan olmalıydılar. Neyse, kahramanlarımız yurt yakınında bir garajda çalışmalarını sürdürürler ve bir İnternet arama motoru yaparlar. Sıra bu motoru daha da geliştirmek için yatırım almaya gelmiştir. Türkiye'de para kimlerde malum. Fabrikatör Fehmi'nin kapısını çalarlar. Tabi beyefendiyle görüşebilmek ne mümkün. Önce Sekreter hanıma dertlerini anlatmalıdırlar.
Sekreter:
- Beyfendiyle ne hakkında görüşecektiniz?
Bizimkiler:
-Efendim biz bir Arama Motoru yaptık da garajda. Onun için acaba beyfendi buna bi yatırım yapar mı?
Sekreter beyfendiyi arar:
- Beyfendi, iki genç geldi. Garajda Araba Motoru yapmışlar onla ilgili sizle görüşmek istiyorlar.
Bizimkiler:
-Araba motoru değil hanfendi, Arama motoru.
Sekreter:
-Araba motoru değilmiş beyfendi, Arama motoru diyorlar.
Yine sekreter:
- Beyfendi motor aramıyormuş zaten.
Bizimkiler:
- Hayır hanfendi anlatamadık. Beyfendi motor aramıyor. Biz arama motoru yaptık diyoruz. Bunu geliştirmek için projemize yatırım yapar mı onu soracaktık. Beyfendiyle bir görüşebilsek kendisine daha iyi anlatacağız.
Sekreter:
- Beyfendi benzinli mi diye soruyo.
Bizimkiler:
- Yok hayır değil
Sekteter:
- Benzinli değilmiş, dizelmiş efendim.
Bizimkiler:
- Yok yok hanfendi dizel de değil, bi biz konuşabilsek
Sekreter:
- Beyfendi dizel de değilmiş. (Sekreter bizimkilere fısıldayarak sorar: Motor neyle çalışıyor diye soruyor beyfendi.)
Bizimkiler:
- İnternet efendim, bu bizimki internet arama motoru.
Sekreter:
- İnternetle çalışıyormuş efendim.
Yine sekreter:
- Beyfendi diyor ki internet sık sık kesiliyormuş, yolda kalır o motor diyor. O iki kardeşimize söyle böyle saçma sapan işlerle uğraşacaklarına derslerine çalışsınlar, okul bitince gene gelsinler vardiya amiri yapıyım diyor.
Bizimkiler kös kös dönerler.
Hikayemizden kıssadan hisse: Türkiye'de hayal etmek kolay, gerçekleştirmek zor :) Unutmayın. Burası Türkiye!
İş Dünyası 01:09:2022 500
Ekonomide alınacak her karar için Ekonomi Bilim Kurulu olsa ve bu kurulda da şu işimler olsa Türkiye şahlanır diye düşündüğüm isimlerdir. Tamamen kendi görüşümdür. Atladığım çok değerli bilim adamları ve hocalarımız illa ki vardır. Onlardan özür dilerim. İsimler belli bir sıraya tabi değildir. İşte benim Ekonomi Bilim Kurulu için aday listem.
Seyahat 15.08.2021 1600
Hani hiç gitmediğiniz bir yeri daha önce gitmiş birisine sorarsınız ya. Orası nasıl bir yer? diye İşte bloğumda Nasıl Bir Yer? temalı yeni bir bölüme başlıyorum. Titreyen Göl'e kısmetmiş ilki. Bu temadaki diğer yazılarımı da nasıl bir yer etiketiyle yayınlayacağım. Diğer yerleri de bu sayede görebileceksiniz.
E-ticaret 08:08:2022 785
Online Pazar Yerleri on binlerce satıcıyı birbirine kırdırıp onları kuruşluk kazançlara mahkum ederken kendileri deveyi hamuduyla götürüyor. İşin enteresan tarafı, oralarda satış yapan ve ticaret bilen o kadar iş insanı bu durumu öylece tepkisiz izliyor. Satış komisyonu, kargo bedeli, reklam bedeli, operasyon bedeli, pazarlama destek primi, kampanya indirimleri, buy-box ile açık indirme derken bu sistemden halen para kazanabileceğini düşünenlerin aklına şaşıyorum. Ben gerekçelerimi bu yazıda ortaya koyuyorum. Aksini iddia eden de fikirlerini ortaya koysun medenice tartışalım. Gerçi ben biliyorum, orada çok satış yapıp çok ciro yapmış üç beş örneği vereceksiniz ama kazın ayağı öyle değil. Onlar size gel gel yapmak için vitrin olan piramitin tepesindeki üç beş cici çocuk. İşin aslı Kral Çıplak arkadaşlar.