E-ticaretin göreceli olarak güzel yönlerinden biri vadesiz bir piyasa olmasıdır. Müşterileriniz banka havalesi yaparsa, daha ürünü göndermeden paranızı alırsınız. Kapıda nakit ödeme yaptıklarında ürün tesliminde alırsınız, kredi kartıyla öderlerse ertesi gün alırsınız. Daha doğrusu alırdınız.
E-ticaret sitesi işletme sahibi olarak eğer tedarikçilerinize mal alımında nakit ödeme yapmıyorsanız önce malı satar, aldığınız parayı kullanır, sonra ödeme yaparsınız.
Batık siteler ortaya çıkmadan önce durum böyle idi. Önce malı satar parasını da yaklaşık 20-30 gün işletirdiniz. E-ticaret işletmesinin nakit ihtiyacı olmazdı.
Ancak bu güzel günler bir gün sona eriverdi. Her güzel şeyin sonunu getiren bir takım kötü adamlar burada da ortaya çıktı. Henüz ödeme yapmadıkları tedarikçilerin kendilerinde biriken parasını kendi paraları sandılar. Bu paralarla reklama yöneldiler. Onlar reklam yaptıkça sitelerinin satışları artıyordu. Artan satışlar eldeki nakiti daha da büyütüyordu. Bundan sonra şu oldu.
Kimisi ne reklam çıktıkları mecraların ne de tedarikçilerin parasını ödemeden battık dedi. Kimisi de reklamcıların parasını ödedi ancak tedarikçiye gelince ödemedi.
Bu süreçte, gidişatın kötü olduğunu gören bu üç kağıtçılar, kısa süre sonra tedarikçilerin para isteyip te alamayacaklarını ve bu nedenle de mal vermeyeceklerini bildiklerinden son bir hamle olarak maliyetin altında altın satmak gibi bir dalavereye gittiler. Okuduklarıma göre günlük 500.000 TL lik altın satışını bulmuşlar. Sonra ne oldu? Tedarikçilerin parası ödenmedi, müşterilerin malları gönderilmedi. Bunların üzerine yattılar ve battık dediler.
Kimisi gerçekten dolandırıcıydı, kimisi hırsına yenildi. Ben en büyüklerden olayım dedi. Cebinde bunu finanse edecek parası yokken milyon dolarlık reklamlara çıktı ve bunu yukarıda anlattığım şekilde finanse etti.
Tabi bu birkaç kişinin yaptığı şey E-ticareti, artık geri dönülmez bir yola soktu. Tedarikçiler, para bir yana mal bir yana dediler. Bankalar sanal postan geçen paraları ertesi gün hesaba yatırmaktan vaz geçtiler ve 30 gün ile çalışmaya başladılar. Yani artık paranızı 30 gün bloke ediyorlar. Tanımadıkları kişilere ve işletmelere sanal pos vermiyorlar.
Bu kime yaradı? Büyüklere yaradı. Çünkü tedarikçiler onlara, para bir yana mal bir yana diyemiyorlar. Onlar yine 45 gün hatta 90 gün vadelerle mal alıyorlar. Onlar zaten pos komisyonlarını düşük ödemek için blokeli çalışıyordu, dolayısıyle bankaların blokesi de onları etkilemiyor. Olan gene küçük ve orta boy işletmelere oldu.
Atalarımız "ayağını yorganına göre uzat" demiş. Ne güzel söylemiş.
Biz ticaret hayatımızda şunu düstur edindik. Atalar böyle dediğine göre bir bildikleri vardır. O zaman biz ayağımızı yorganına göre uzatmakla kalmayalım, biraz daha içe çekelim. Dolayısıyle e-ticarete atıldığımız 2001 yılından bugüne geçen uzun yıllar boyunca her Cuma, tedarikçilerimizin paralarını yatırdık. Vadeli alabilecekken peşin aldık ve peşin indirimi istedik.
Bu, vadeli alıp nakit satmak ticarette güzel bir şeydir. Ancak şu tehlikesi vardır. Battığını anlamazsın. Çünkü sürekli nakit gelir ama henüz kimseye para ödemiyorsundur. Derinlik sarhoşluğu gibi bedenini sarıverir. Az sonra boğulacağını bilmeden mutlu bir şekilde dibe doğru gitmeye devam edersin.
Benim küçük işletmelere önerim asla ciroya oynamasınlar. Ciro hiçbir şeydir, karlılık her şey. Benim yolum budur.
Konu Resmi İçin Teşekkür (Thanks For The Image): NikolayFrolochkin on Pixabay
Her Telden 21:12:2024 227
Bu yazımda genel olarak Türkiye borsasının genelindeki yükseliş ve düşüşleri etkileyen faktörlere değineceğim. Daha sonraki yazılarımda bunun alt kırılımları olacak. Örneğin Banka endeksini hangi sebepler etkiliyor? Sanayi hisselerini neler etkiliyor? Perakende hisselerini neler etkiliyor gibi alt kırılımlara yer vereceğim.
İş Dünyası 15.12.2019 3396
"Kendi işimi birkaç sene denerim, baktım olmuyor tekrar bir işe girer maaşıma bakarım" diye yola çıkanlar, benim önerim siz hiç böyle bir yola çıkmayın, boşu boşuna bir iki yıllık maaşınızdan da olmayın. Çünkü girişimcilikte, karşılaştığı her engelde moralini bozarak sonunda maaşlı bir işe girip güvenli limanlara sığınanlar değil, gemileri yakanlar başarılı oluyor. Kafanın bir köşesinde "ne olacak canım, olmazsa bırakırım ve bir işe girer çalışırım" fikrini can simidi gibi tutuyorsan o can simidine muhtaç olman yakındır.
İş Dünyası 06.02.2012 7522
Baybars Altuntaş´ın kitabı, baştan sonra sürükleyici bir girişimcilik öyküsü. İnanılır gibi değil. Ama gerçek. Kendi işini kurmak isteği veya özleminde olan her yaştan insanın yoluna ışık tutacak, yaşanmış ve test edilmiş tecrübelerden oluşan bilgiler var.