Değerli dostlarım,
Bazı zengin çocukları vardır ki mirasa konmuştur, hanlar hamamlar, daireler dükkanlar neyse. Alır kirasını bakar keyfine. Seyahat eder, gezer, eğlenir, yer içer, giyer, takar takıştırır. Sefası olsun, inanın onlara ne bir gözüm ne bir sözüm yok. Ama iğrendiğim bir zengin tipi var ki bu züppelerin sözde başarı uğruna içi içini yer. Bakın bunların genel tavrı ve iş yapış şekilleri şöyledir.
Kısa Sürede Agresif Büyüdük, Piyasanın Lideri Olduk
Zenginin yalakası çoktur. Bu yalakaların gazetelerine, TV veya youtube kanallarına çıkar konuşurlar. Hepsi de çok başarılıdır bunların ki sormayın. Hep agresif büyürler, her zaman piyasanın lideri olurlar.
Önce; evine ekmek götürme derdinde olup elindeki malı kâr ile satmak zorunda olan küçük oyuncuların olduğu bir piyasa seçerler. Bunların ekmek derdi olmadığından kârlılığa değil büyümeye oynarlar. Eh yani hem kar edip hem de kısa sürede büyümek mümkün mü?
Pazardaki küçük oyuncu elindeki malı üçe alıp beşe satmak zorundadır. Aradaki farktan kirasını öder, personelinin maaşını verir, muhasebeci parasını öder. Devlet babaya ödenecekler vardır. Stopaj öder, SGK öder, Bağkur öder, tabela vergisi öder, kdv öder, MTV öder, çevre vergisi öder, geçici vergi öder kalıcı vergi öder… öder de öder. Kalanından kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmek zorundadır. Daha da bir şeyler kalırsa işlerini büyütür.
Zengin çocuğunun arkasında milyon dolarları vardır. Kendi gibileri yakınlarında çok olduğundan kolay da yatırım alır onun milyonları da eklenir. Sonra başlarlar o piyasadaki küçüklerin kafasına vurmaya. Neredeyse aldıkları fiyata mal satarlar. Yetmez peşin fiyatına taksit yaparlar. Yetmez kargo bedava yaparlar. Yetmez yanında hediye verirler. Bunu duyurmak için onların büyük reklam bütçeleri vardır, küçük oyuncuların yoktur. Onlar bunu duyururlar ve çok satarlar. Çok sattıklarından tedarikçiden de senden daha düşük fiyata alırlar. Böylece onları büyüten ama piyasanın içine eden bir döngü kurulur. Tabi ortaya güzel bir zarar çıkar ama onlar için önemli değildir. Milyonları yakarlar, pazar paylarını büyütürler ve pazarı ele geçirirler. Benim evine ekmek götürme derdinde olan girişimci kardeşim bunu yapamaz. Onun satışları her gün düşer, bunlarınki yükselir.
Bunların derdi kâr etmek değil, günün birinde şirketlerini birilerine satmak ve oradan para kazanmaktır. Şu kadar pazar payımız var, bu kadar marka değerimiz var deyip makyajlanmış bilançolarıyla firmalarını birilerine kakalarlarsa mutlu olurlar. Bazen o dertleri bile yoktur. Kendilerinin aslında bir mok olmadıklarını ve her şeyin sebebinin arkalarındaki baba parası olduğunu iyi bildiklerinden başarıya açtırlar. Birileri bunları karşılarına alsın, birer mikrofon uzatsın, adam yerine koysun, bunlar da sözde başarı hikayelerini anlatsın. Buna bayılırlar. Varsın kurdukları bu iş beş para kazanmasın veya kazandığı para devede kulak olsun önemli değil. Birilerine "Biz kısa sürede agresif büyüdük, piyasanın lideri olduk" desinler de bir nevi orgazm yaşasınlar, dertleri işte budur.
Ben buradan tüm bu zengin züppelere affınıza sığınarak "Hastir lan ordan" diyorum. "Baba parası yiyorum keyfime bakıyorum" diyen zengin çocuğu sizden bin kat iyidir benim gözümde. Hiç olmazsa birilerinin ekmeğine mani olmuyorlar.
E-ticaret 27.09.2017 5093
Kargonun Ayrı Bir Hizmet ve Kolaylık Olduğu Müşteriye Anlatılmalıydı. Kargo bedava kampanyaları sektördeki karlılığı ciddi şekilde düşürüyor. Tüketicilerde kargonun ayrı bir hizmet olduğu bilinci oluşturulmalıydı. Hiç kimse ödeyeceği küçük bir kargo bedeli yüzünden alışverişten vazgeçmez.
E-ticaret 11.07.2020 2185
Bu yazımda bir eğitmenin Retail Artbitrage ile ilgili youtube videosundaki tezini ele alacak ve karşı görüşlerini sunacağım. Bu yazıda elektronik ticarette Retail Arbitrage ve BuyBox gibi kavramlarla yeni karşılaşan kişiler de bunları öğrenecekler. Bu bakımdan da yararlı olacağını umuyorum.
E-ticaret 01.08.2018 4011
Ben bu "Türkiye'de e-ticaret, geleceği çok parlak bir sektör" lafını sektöre girdiğim 2001'den beri hep duyarım. Şu masalı çok duydum. "Türkiye 80 milyonluk ve genç bir nüfusa sahip. E-ticaretin perakende sektöründeki payı %3'lerde, gelişmiş ülkelerde ise bu oran %12'lerde. Demek ki Türkiye'nin E-ticarette geleceği parlak. Ne yazık ki 2001'den bugüne o parlak gelecek bir türlü gelemedi.