Uluslararası Telif Trolleri Türk İnternet Sitelerini ve Sosyal Medya Hesaplarını Tehdit Ediyor
Bloğumda İnsanlığa Adanan Resimler adında yeni bir bölüm açtım ve burada telif hakları bana ait olan binlerce resmi, içerik üreticilerini tehdit eden telif trolleri ve ahlaksız ödül avcılarına inat telifsiz ve ücretsiz olarak paylaşacağım. Bunu neden mi yapıyorum? Çünkü siz ve ben hepimiz tehdit altındayız ve birilerinin bu ahlaksızlığa dur demesi gerekiyor.
Hepiniz Telif Trollerinin ve Ahlaksız Ödül Avcılarının Tehdidi Altındasınız
Sosyal medya hesabınızda paylaştığınız, bir blog yazınızda veya youtube videonuzda kullandığınız resim, afiş, şiir, karikatür dolayısıyla bir hukuk bürosundan gönderilmiş ve binlerce dolar telif isteyen bir mektup ve daha ötesi telif davası ile karşılaşabilirsiniz.
Sistem Nasıl İşliyor ve Neden Tehdit Altındasınız?
Tüm dünyada her gün internet üzerinden ortalama 3 milyar resim paylaşılıyor ve bunun %80'i izinsiz olarak kullanılıyormuş. Bunu bir telif trolünün sitesi belirtiyor. Bu durum tüm dünyada bir iş modeli (business) yaratmış. Bu durumu ticari kazanca dönüştürmek isteyen şirketler kurulmuş ve
hukuku zenginleşme amacıyla kullanmaktan çekinmeyen ahlaksız hukuk bürolarıyla anlaşmışlar. Bunlardan biri bana gönderdiği mektupta bu işten 5.000.000 Euro'dan fazla gelir elde ettiğini belirtmekten çekinmiyor. Bunu da göz korkutmak amacıyla yapıyor.
Sosyal medya hesabınızda, sizi güldüren ve arkadaşlarınızın da görmesini istediğiniz bir karikatür paylaştınız. İşte o karikatürü çizen karikatüristin telif hakkını ihlal etmiş oluyorsunuz. Özel günlerde, bayramlarda beğendiğiniz bir afişi paylaştınız. Çekilen komik bir videoyu paylaştınız. Bir fotoğrafı paylaştınız. O gün efkarlandınız ve sazı elinize alıp güzel sesinizle "ben yoruldum hayat" diye şarkı söyleyip paylaştınız. İşte bu telif trollerinin eline düştünüz. Çünkü paylaştığınız o resmi çeken fotoğrafçı, o karikatürü çizen, söylediğiniz o şarkının bestecisi ve söz yazarı, bunların hepsi
Telif Hakkı sahibi.
Bir blog yazıyorsunuz ve yazınızı o konuda bir resim bulup süslediniz. Bir e-ticaret siteniz var ve bir oyuncak satıyorsunuz. O oyuncağın yanına internetten bulduğunuz güzel bir çocuk resmini yerleştirdiniz. Sattığınız fitness topunun yanına, benzer bir topla egzersiz yapan sporcu resmi yerleştirdiniz. Tansiyon aleti satıyorsunuz da tansiyon ölçen bir hasta yakını resmi bulup ürününüze yerleştirdiniz. İşte telif trolleri ellerini ovuşturup tam da bunu yapmanızı bekliyorlar.
Bu ödül avcılarının anlaşmalı oldukları ve güya haklarını savundukları fotoğrafçılar, besteci ve söz yazarları var. Google resim arama bölümünden olduğu kadar bundan daha gelişmiş kendi yazılımlarını da kullanıyorlar. Bu yazılımla internet üzerinden resim ve müzik araması yapıyorlar. Resmi kullandığı saptanan tüm siteler ve sosyal medya hesapları listeleniyor ve bunların bilgileri veri tabanına aktarılıyor. Sonra ekipleri tarafından bu sitelerin sahipleri ve adresleri tespit edilip önce mail sonra gerekirse mektupla tehdit ve tacizler başlıyor. Fotoğrafçı, telif takibi yapan şirket ve bunların çalıştıkları hukuk bürosu işbirliği içinde ve organize çalışıyorlar. Böyle üç ayaklı organize işler anlayacağınız.
Basit Bir Resim Kullanımına Dahi Binlerce Dolar İsteniyor Hem de Tehdit ve Şantaj İle
Sıradan sosyal medya hesapları ile pek ilgilenmiyorlar çünkü getirisi az olacak veya hiç olmayacak. Bu durumda sizden telifli resmi veya müziği kaldırmanızı istiyorlar. Bununla da kendileri uğraşmayıp fotoğrafçıya "istersen bu kişilere mesaj gönder ve resmini kaldırmalarını iste ama biz bunu takip etmeyiz" diyorlar. Tabi on binlerce takipçisi olan ve sponsor reklamlar ve firma işbirlikleri olan bir sosyal medya hesabınız varsa yine onların ağlarındasınız. Eğer telif hakkına tabi bir resmi, ürün satan veya reklam alan, sponsoru olan kısaca gelir elde eden bir sitede kullandıysanız büyük bir zevkle üzerinize geliyorlar. Çünkü telif hukukunda boşluklar var.
Teknoloji önden gidiyor, hukuk sonradan geliyor. Bunlara da gün doğuyor.
Çoğunuzun bildiği gibi marka hukuku kapsamında marka korumasından yararlanabilmek için tescil şartı var. Üstelik markalar korumadan yararlanabilmek için tescil edilme şartına ek olarak hangi sınıfta ve hangi ülkelerde geçerli olarak tescil edildilerse orada korumadan yararlanabiliyorlar. Ancak telif konusunda böyle bir şart yok. Örneğin bir fotoğraf açısından telif hakkı deklanşöre basıldığı anda dünyanın her yerinde o fotoğrafı çeken kişiye tescile gerek kalmaksızın münhasır hak sağlıyor.
Eskiden bir fotoğraf çektirmek için ya bir fotoğraf stüdyosuna giderdik veya bir düğünde, bir okulda fotoğrafçı görürsek çekilebilirdik. Şimdi ise herkesin elinde fotoğraf çeken akıllı telefon var. Öyleyse artık herkes fotoğrafçı. Fotoğraf çeken bu cihazlar aynı zamanda internete de bağlı ve anında paylaşılıyorlar üstelik bizzat o fotoğrafları çekenler tarafından. Hatta beğen ve paylaş butonları ile bu fotoğrafların beğenilmesi ve paylaşılması adeta teşvik ediliyor. O halde ta 1950'lerde hazırlanmış olan telif yasalarıyla bugün tarafların (hem telif sahiplerinin hem de içerik sahiplerinin) hakları korunabilir mi? Dedim ya
Teknoloji önden gidiyor, hukuk sonradan geliyor. Bazıları da bundan nemalanmanın yolunu bulmuşlar.
Bu Ahlaksızların Amacı Hak Aramak Değil Hukuku Kullanarak Para Kazanmak
İnternet üzerinde her gün 3 milyar resmin yüklendiğini ve bunların %80'inin başkaları tarafından da paylaşıldığını veya kullanıldığını belirtmiştim. Peki bu %80 kullanan hırsız mı? Her 10 kişiden 8'i internette görsel mi çalıyor? Hayır. Çünkü insanlar bilmiyorlar ve hiç kimse de onlara bunun bir suç olduğunu ve tazminata hükmedilebileceğini söylemiyor ve uyarmıyor. Hangimiz telif konusunda bugüne kadar bir eğitim aldık? Devletimiz, bizim başımıza çorap örülebilecek uluslararası anlaşmalara imza atıyor da dönüp halkını bu konularda eğitiyor mu? Peki bu resimleri dünyanın herhangi bir yerinden bizim önümüze kadar getiren Google gibi Facebook gibi şirketlerin hiç mi suçu yok? Ya, telifim de telifim diye tutturan fotoğrafçının bunların telifli olduğuna dair insanları uyaran bir tedbiri var mı? Sen git İstiklal Caddesi'nin ortasına bir deste para bırak sonra paramı çaldılar diye feryat et.
Bir öğrenci, ev ödevinde internetten bulduğu bir resmi kullanıyor. Yüksek bir not alıyor. Okul da bu ödevi kendi internet sitesinde yayınlıyor. Vay sen misin ev ödevinde benim resmimi izinsiz kullanan. İşte bu troller okula telif davası açıyor. Amerikan Hukukuna göre telif sahibinin izni olmadan eğitim amaçlı kullanım olabiliyor. Buna "
Adil Kullanım Hakkı" deniyor ancak Avrupa hukukunda bu yok.
Uyar Kaldır Prensibi de pek çok kişi tarafından yanlış anlaşılıyor. Sanki telif sahibini değil de içerik sahibini koruyormuş gibi. Halbuki uyar kaldır prensibi de telif sahibinin bir an önce telifli içeriğini kaldırtabilmesine yönelik bir hak, ama uyarılıp kaldırılmış olması tazminat talebini engellemiyor. Telif sahibi seni uyarıp içeriğinden kaldırtsa dahi tazminat davası açmasına engel değil.
Örnek Olaylar
Ege'nin turistik bir ilçesinde mağazası olan bir esnafımız var. Turistik eşyalar satıyor. Dükkanda müşteri olmadığı zamanlar canı sıkılmasın diye de dükkana bir televizyon koymuş. Televizyonda da müzik yayını yapan bir kanal var. Günün birinde dükkanına müzik konusunda telif haklarını takip eden üst kuruluşun yetkilisi, yanında avukatı, yanında polis olduğu halde bir gurup insan geliyor. Vay sen misin dükkanına televizyon koyup müzik kanalı izleyen. Bu esnaf kardeşimize "
telifli eserleri kamuya açık alanda kullanmak ve yaymak"tan dolayı telif cezası kesiyorlar. Beyler size sorarım bugün hangi erkek berberinde televizyon yok? Hangi spor salonunda müzik çalınmıyor? Hangi kahvehanede TV veya müzik sistemi yok. Hangi tekstil atölyesi personeline müzik açmıyor? Eğer bunlar telif hukukuna göre suçsa o zaman önce
halkını eğitmeyen devlet adamları en başta suçludur.
Dahası var. O bahsettiğim grup, o esnaf kardeşimizden çıkıp yandaki butiğe giriyor. Orada da bir kardeşimiz radyosunu açmış dinliyor. Ona da ceza kesiliyor. Neymiş o da kamuya açık müzik yayını yapıyormuş. Bunları biliyor muydunuz?
Bu Meslek Odaları Ne İş Yapar?
Sadece Aidat Alıp Yan Gelip mi Yatar?
Hangi berberimize dükkanında TV bulundurur veya müzik dinlerse bunun için bazı kuruluşlara telif aidatı ödemesi gerektiği söylendi? Hangi spor salonu orada yaptığı müzik yayını için telif ödemesi gerektiğini biliyor? Hangi tekstil atölyesi personeline dinlettiği müzikler için telif aidatı ödemesi gerektiğini biliyor? Bunların bağlı olduğu odalar ne iş yapar? Devlet bir kere kendisi bilmiyor. Ben yıllarca Polis tesislerinin spor salonuna gittim. Sürekli Youtube'dan müzik yayını yapılıyordu ve salonda televizyonlar vardı. Halbuki bakın o her gün girdiğiniz Youtube'ın kullanım şartları ve sözleşmesine. İş yerinde Youtube açıp müzik dinletemezsiniz yazıyor. Peki neresinde yazıyor? Sözleşmenin yerini bile bulabilene aşk olsun. Millet kendi dötünü kurtarmak için böyle sözleşmeler yapmış ama seni beni kıçı açık maymun gibi ortada bırakıyor.
Başıma Gelen Örnek Olay: Sporeva.com Siteme Tehditler
Konunun daha iyi anlaşılması için size iki mükemmel insandan bahsedeceğim. İkisi de Fitness ve Bodybuilding konularında 50 yıldan fazla sporcu ve antrenör olarak hizmet vermiş ve deneyimlerini, öğrendiklerini insanlara karşılıksız olarak sunan kıymetli hocalarımız.
Erol Uğur ve Özer Baysaling. Kısaca kim olduklarından bahsedeceğim sonra konuyla ne ilgisi olduğunu göreceksiniz.
Erol Uğur hocamız 1980'lerin efsanevi spor salonu Etiler Veges'in sahiplerinden. Şimdilerde de oğlu ile birlikte Ortaköy'de Bujin Fight Club'ı işletiyor. Fitness ve Bodybuilding konusunda 12 kitabı var. Egzersiz, beslenme, kas sistemi gibi konularda bilgisi derya deniz.
Özer Baysaling hocamız 1972 yılında (bu yazıyı okuyanların pek çoğu henüz dünyada değilken) Kadıköy, Feneryolu’nda
Herkül isimli spor tesisini kurarak, kendini Vücut Geliştirme Sporuna adamış bir büyük spor adamı. Türkiye’de Vücut Geliştirme alanında en fazla şampiyon sporcu yetiştiren eğitimci olup, yetiştirdiği öğrencilerin çoğu da, bugün antrenör ve spor salonu sahibi olarak, sporumuza hizmet veriyor.
Özer Baysaling 1981 yılında, ünlü vücut geliştirmeci ve aktör
Arnold Schwarzenegger’in özel davetiyle, ünlü
Mr. Olympia yarışmasına yönetici olarak iştirak etmiş, bu arada da üç ay süre ile, Amerika’nın çeşitli şehirlerinde, vücut geliştirme, kondisyon, spor sakatlıkları tedavileri üzerine araştırmalarda bulunmuş ve bu bilgi ve deneyimlerini kitaplarında anlatarak Türk sporunun gelişmesine büyük katkılar sunmuştur.
Ben bu iki değerli insanla 2003 yılında tanıştım. O zamanlar Günün Fırsatı adlı sitemde hem spor aletleri hem de spor kitapları satıyorduk ve yayınevinin katıldığı bir etkinlikte tanıştık.
Değerli hocalarımızın eğitici kitapları vardı ancak tabi ki kitap olunca sınırlı bir kesime ulaşabiliyor. Onlarca yıllık deneyim ve araştırma çok daha büyük kitlelere ulaşabilsin ve bu büyük bilgi birikiminden herkes istifade edebilsin diye birlikte bir site açmanın iyi olacağını konuştuk ve bunu hayata geçirdik. Tamamen ücretsiz içerikle, hatta reklam bile almadan, gönüllü bir bilgi paylaşım portalı kurduk. İlk adı sportmeniz.biz idi 2018 yılında sporeva.com adını aldı. Altın değerinde bilgiler ücretsiz olarak Türk gençlerinin istifadesine sunuldu.
Bu sitede 400 tane egzersizi öğrettik. Bunun için Erol Uğur hocamızla birlikte ve onun spor salonunda 2000 civarı resmi bizzat ben çektim. Bunlardan 800 tanesini sitede bu egzersizleri öğretirken kullandık. Her egzersizin başlama ve bitiş pozisyonu resmi ile birlikte o egzersizin hangi kasları çalıştırdığı, nasıl yapılacağı gibi mükemmel bilgiler yer aldı.
Ek olarak sporcu beslenmesi hakkında bilgiler, yüzlerce besine ait besin değer tabloları, sporcu sağlığı üzerine bilgiler gibi pek çok konuda yılların bilgi ve tecrübesi genç sporcularımıza sunuldu.
Sitenin sloganı "
Sporcunun Bilgiyle Buluşma Noktası"ydı ve bilgi vermekten başka bir amacı yoktu. Amaç özellikle gençlerimize sporu sevdirmek, onları tütün ve alkol alınan mekanlara değil, spor salonlarına gitmeye teşvik etmekti. Amacımız, bu iki değerli hocamızın insanlığa armağanı olarak, on yıllar boyunca edindikleri deneyimin kendileriyle birlikte yok olup gitmesi yerine bu internet sitesi sayesinde yüz binlerce insanın istifadesine sunulmasıydı. Sevgili Özer Baysaling hocamız 2019 Aralık ayında vefat etti ama yazdıkları hem kitaplarıyla hem de bu site ile gençlere ilim ve irfan olmaya devam ediyordu.
Sitede anlatılan konuları süslemek ve anlatılan konuyu pekiştirmek için yazılarda resimler de kullanıldı. Bunların yüzlercesi benim kendi çektiğim resimlerdir. Diğerleri de Fotolia ve Shutterstock gibi ücretli stok fotoğraf sitelerinden alınmıştı. Bazı resimler de Pexels, Pixabay başta olmak üzere internet üzerinde pek çokları olan ücretsiz ve telifsiz resim temin eden sitelerden alınmıştı. Siteye en son yazı 2016 yılında girilmişti. Çünkü artık anlatacağımızı anlatmıştık.
Takdir ve Teşekkür Yok Tehdit ve Şantaj Var
2020 yılında Almanya'dan bir tehdit mektubu geldi. Amerika'da yaşayan bir fitness fotoğrafçısı sitemizde kendisine ait bir resmin kullanıldığını belirterek bir telif trolü şirket vasıtasıyla onların kaba avukatlarının diliyle sözde hukuksal bir mektup göndermiş. İstediği para Türk parası ile yaklaşık 30.000 liracık. Eğer bu para ödenmezde Almanya'da dava açacaklarını, mahkeme ve diğer masrafların da buna ekleneceğini ve çok daha fazlasını ödeteceklerini belirtiyorlar. Ben bunun üzerine hem olayı hem de telif hukukunu incelemeye başladım. Gördüm ki bunlar bu şekilde korkuttukları binlerce bilgisiz insandan kolay para kazanma yöntemi bulmuşlar. Telif hukukunu para kazanma amacıyla kullanarak, kendi haklarını bilmeyen kişileri kolayca korkutup milyonlarca euro da para kazanmışlar. Sanırım beni de yolunacak kaz sandılar.
Beni tanıyanlar bilir. Hak hukuk konularına çok önem veren adil bir insanım. Sitelerimde de buna çok dikkat ederim. Yüzlerce resmi benim çektiğim ve bir o kadarını da parasını vererek aldığım bir sitede benim başıma böyle bir tehdit geliyorsa, sizin de başınıza gelebilir? Düşündüm ve dedim ki "bu kadar dikkat eden biri olarak bu benim başıma geldiyse o zaman belki de ilahi bir görev olarak benim bu konuda insanları uyarmam isteniyordur." O zamandan beri bu
Telif Hakkı ve Telif Hukuku konularını araştırıyorum. Hem telif sahipleri hem de içerik sahipleri tarafından durumu inceleyerek her iki tarafın da haklarını tesis etmek için araştırma yazı dizisi hazırlayıp belki de devletin yapması gereken bilgilendirmeyi yapmayı istedim. Bu okuduğunuz yazıdan sonra da bloğumda Telif Hakları ve Telif Hukuku hakkında araştırma inceleme yazıları bulacaksınız.
Bunları bilmek sizi günün birinde yüklü bir telif cezası yemekten kurtarabilir. Tam aksine telif hakları ihlal edilen taraf da olabilirsiniz. Bu yazılar iki yönden de işinize yarayabilir. Hukuk bir terazi. İki tarafı da var ama iki tarafın da hak ve yükümlülükleri var.
Böylece sitemde
Telif Haklarının Kötüye kullanılmasını Protesto Etmek ve Ahlaksız Telif Trollerine İnat İnsanlığa Adanan Resimler bölümünü neden açtığımı anlatmış oldum. Bundan sonra bu yazı dizisinde
Telif Hakları ve Hukuku alanındaki inceleme ve araştırmalarımdan elde ettiğim bilgileri sunacağım.
Halkımızı doğru bilgilendirmek adına bu konuda bilgi ve deneyimi olan avukat, bilirkişi ve akademisyenlerimizin de desteğini beklerim.
Sevgi ve selamlarımla.